Yüksek dağ iklimi, yeryüzünün en zorlu ama bir o kadar da büyüleyici yaşam alanlarından birini oluşturur. Rakımın artmasıyla birlikte sıcaklık düşer, hava basıncı azalır ve çeşitli iklimsel özellikler ortaya çıkar. Bu özellikler, dağlardaki bitki örtüsünden hayvan yaşamına, hatta insan yerleşimlerine kadar her şeyi derinden etkiler.
Rakım arttıkça sıcaklık düşer. Bu durum, "lapse rate" olarak adlandırılır ve genellikle her 100 metrede yaklaşık 0.5-1°C'lik bir düşüşe karşılık gelir. Bu nedenle, dağların eteklerinde ılıman bir iklim görülürken, zirvelere doğru gidildikçe kar ve buzla kaplı alanlara rastlanır.
Yükseklikle birlikte hava basıncı azalır. Bu durum, havadaki oksijen moleküllerinin seyrekleşmesine neden olur. İnsanlar ve diğer canlılar için bu, adaptasyon gerektiren bir durumdur. Yüksek rakımlarda yaşayan canlılar, daha fazla oksijen taşıyabilen kan hücrelerine sahip olabilirler.
Yüksek dağlarda atmosferin incelmesi nedeniyle güneş radyasyonu daha yoğundur. Özellikle UV ışınlarına maruz kalma riski artar. Bu nedenle, dağcılar ve yüksek rakımlarda yaşayan insanlar, güneş kremi ve koruyucu giysiler gibi önlemler almalıdır.
Dağlar, genellikle yağışın bol olduğu bölgelerdir. Yükselen hava kütleleri soğur ve yoğunlaşarak yağışa neden olur. Yüksek rakımlarda bu yağış genellikle kar şeklinde görülür. Kar, dağlardaki su kaynaklarının önemli bir bölümünü oluşturur ve eriyerek akarsuları besler.
Dağlık bölgelerde rüzgarlar, yerel topografyanın etkisiyle karmaşık bir yapıya sahiptir. Vadi rüzgarları ve dağ rüzgarları gibi yerel rüzgarlar sıkça görülür. Ayrıca, yüksek zirvelerde şiddetli rüzgarlar esebilir.
Yüksek dağ iklimi, bitki örtüsü ve hayvan yaşamı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Rakıma bağlı olarak farklı bitki örtüsü kuşakları oluşur. Alçaklarda ormanlar yaygınken, yükseklere doğru çalılar, otlar ve en yükseklerde ise alpin bitki örtüsü görülür. Hayvanlar da bu farklı ortamlara adapte olmuşlardır. Örneğin, dağ keçileri yüksek kayalıklarda yaşarken, bazı kuş türleri yüksek rakımlarda yuva yaparlar.