Aşının icadı (Edward Jenner veya Pasteur)

Örnek 04 / 04
Soru:

Bir öğrenci, Louis Pasteur'ün kuduz aşısını geliştirme sürecini araştırıyor. Pasteur'ün, kuduz virüsünü bir dizi tavşanın omuriliğinde enfekte ederek çoğalttığını, daha sonra bu enfekte omurilik dokularını kurutarak virüsü zayıflattığını öğreniyor.

Joseph Meister isimli bir çocuk, kuduz bir köpek tarafından ağır şekilde ısırıldıktan sonra Pasteur'e getiriliyor. Pasteur, geliştirdiği zayıflatılmış kuduz aşısını Joseph'e uyguluyor ve Joseph kuduz hastalığına yakalanmadan iyileşiyor.

Bu olayı temel alarak, aşı ile serum (pasif bağışıklık) arasındaki temel farkı, Joseph Meister örneği üzerinden açıklayınız.

Çözüm:

💡 Bu soru, aktif ve pasif bağışıklık arasındaki farkı anlamak için çok iyi bir örnektir.

  • ➡️ Aşı (Aktif Bağışıklık): Aşı, vücuda zayıflatılmış, öldürülmüş bir mikrobun tamamı veya bir parçası verilerek yapılır. Amaç, vücudun kendi bağışıklık sistemini (özellikle B ve T lenfositlerini) uyararak, kendi antikorlarını ve hafıza hücrelerini üretmesini sağlamaktır. Bu süreç zaman alır ama uzun süreli, hatta ömür boyu koruma sağlayabilir. Pasteur'ün Joseph'e uyguladığı yöntem budur. Vücudu, kuduz virüsüyle savaşması için "eğitmiştir".
  • ➡️ Serum (Pasif Bağışıklık): Serum ise, hastalığı atlatmış veya aşılanmış bir başka canlının (örneğin atın) hazır antikorlarının hastalığa maruz kalmış kişiye enjekte edilmesidir. Bu yöntemde kişinin kendi bağışıklık sistemi devreye girmez, dışarıdan hazır antikor alır. Koruma hemen başlar ancak kısa sürelidir (birkaç hafta), çünkü vücut bu antikorları zamanla yabancı madde olarak yok eder ve hafıza oluşmaz.

✅ Joseph Meister örneğinde, Pasteur bir aşı kullanmıştır. Joseph'in vücudu, zayıflatılmış virüse karşı kendi antikorlarını üretmiş ve kuduz virüsünü yenmiştir. Eğer kuduz antiserumu (hazır antikor) kullanılmış olsaydı, bu pasif bağışıklık olurdu.

1 2 3 4