Halit Ziya Uşaklıgil'in Türk edebiyatının kilometre taşlarından biri olan Aşk-ı Memnu romanı, karakter derinliğiyle öne çıkar. Bu karakterler arasında, romanın trajik çekirdeğini oluşturan Behlül Bey özel bir öneme sahiptir. Modern Türk romanının ilk "zarif yıkıcı" figürlerinden biri olan Behlül, hem bireysel hem de toplumsal bir portre sunar.
Behlül, İstanbul'un seçkin ailelerinden birinin genç üyesidir. Zengin, yakışıklı, kibar ve çekici bir "İstanbul efendisi" olarak tanıtılır. Ancak bu dış görünüşün altında, derin bir amaçsızlık ve boşluk duygusu yatar. Miras geliriyle geçinen, mesleği veya ciddi bir uğraşı olmayan Behlül, dönemin "batılılaşmış" genç tipinin temsilcisidir.
Behlül'ün karakteri, diğer karakterlerle olan ilişkileri üzerinden şekillenir:
Romanın merkezindeki yasak aşk, Behlül'ün karakterinin en açık şekilde ortaya çıktığı alandır. Amcasının karısı Bihter'le yaşadığı ilişki, onun sorumluluktan kaçışını, haz odaklı yaklaşımını ve toplumsal kuralları hiçe sayışını gösterir. Bu ilişkide Behlül, başlangıçta bir "oyun" olarak gördüğü durumun ciddiyetini kavramakta gecikir.
Adnan Bey'in yeğeni olarak aile içinde özel bir konuma sahiptir. Bu konumu, hem aile içi güveni kötüye kullanmasına hem de bu güveni kaybetme korkusu yaşamasına neden olur.
Behlül, Türk edebiyatında "ahlaki açıdan sorunlu karakter" geleneğinin öncülerindendir. Kendisinden sonra gelen pek çok edebi karaktere ilham vermiştir. Halit Ziya'nın bu karakteri yaratırken yaptığı en önemli katkı, Behlül'ü basit bir "kötü karakter" olarak değil, iç çatışmaları ve psikolojik derinliği olan bir birey olarak sunmasıdır.
Behlül Bey'in Aşk-ı Memnu'da bu kadar etkileyici ve unutulmaz olmasının nedeni, onun insan doğasının karmaşıklığını yansıtmasıdır. Sadece "kötü" veya "baştan çıkarıcı" değil, aynı zamanda kendi zayıflıklarıyla boğuşan, toplumsal beklentiler arasında sıkışmış bir karakterdir. Bu çok katmanlı portre, Behlül'ü sadece bir edebi karakter olmanın ötesine taşımış, Türk kültür hafızasında sembolik bir figüre dönüştürmüştür.
Behlül'ün trajedisi, bireysel arzularla toplumsal sorumluluklar arasındaki çatışmanın evrensel hikayesidir - bu da onu yüzyılı aşkın süredir ilgiyle okunmaya ve analiz edilmeye devam eden bir karakter yapar.