Namık Kemal, vatan, millet ve hürriyet kavramlarını işlediği eserleriyle Tanzimat Dönemi'nin en önemli isimlerinden biridir. Cezmi ise onun, hem ilk tarihi romanımız hem de Türk edebiyatının ilk tarihi romanı olma özelliğini taşıyan başyapıtıdır. 1880'de yayımlanan bu eser, sadece bir macera ve aşk hikayesi değil, aynı zamanda dönemin siyasi çalkantılarını ve milli bilinci yükseltme amacını taşıyan derin bir eserdir.
Roman, iki ana bölümden oluşur. İlk bölüm İstanbul'da, ikinci ve daha geniş bölüm ise İran'da geçer.
Cezmi, genç, bilgili ve cesur bir sipahidir. İranlılarla yapılan bir savaşta (1578-1590 Osmanlı-İran Savaşı) büyük kahramanlık gösterir ve yaralanır. Aynı savaşta Kırım Hanı'nın oğlu Adil Giray da esir düşer. Cezmi, onunla bu savaş alanında tanışır ve aralarında derin bir dostluk bağı kurulur. Cezmi'nin yaralarını İran saray hekimi tedavi eder.
Adil Giray, İran'a esir olarak götürülür. İran Şahı'nın karısı Şehriyar, Adil Giray'ın yakışıklılığı ve asaleti karşısında ona aşık olur. Ancak Adil Giray, Şehriyar'ın kız kardeşi Perihan'a karşılıksız bir aşk beslemektedir. Bu durum, kıskançlık ve intikam duygularıyla yanan Şehriyar'ı çılgına çevirir.
Bu sırada, Adil Giray'ı kurtarmak için İran'a gelen Cezmi de olayların içine çekilir. Şehriyar'ın başlattığı bir saray darbesi girişimine, Adil Giray ve Perihan'ın yanında yer alarak katılır. Plan başarısız olunca, hep birlikte kaçmaya çalışırlar. Ancak yakalanırlar. Çıkan çatışmada Adil Giray öldürülür. Cezmi ağır yaralanır, Perihan ise kendi hançeriyle canına kıyar.
Roman, Cezmi'nin iyileşmeye çalıştığı ve memleketi için yeni planlar kurduğu bir noktada sona erer. Namık Kemal, romanın devamını yazmayı planlamış ancak bu gerçekleşmemiştir.
Sonuç olarak, Cezmi sadece edebi bir metin değil, Namık Kemal'in fikirlerini yaymak için kullandığı, tarihten beslenen bir "milli uyanış" çağrısıdır. Eser, teknik kusurları olsa da, Türk romanının gelişim çizgisindeki kritik dönüm noktalarından biri olarak literatürdeki seçkin yerini korumaktadır.