Johann Wolfgang von Goethe'nin ölümsüz eseri Faust, Alman edebiyatının zirvesi ve dünya edebiyatının en derinlikli yapıtlarından biri olarak kabul edilir. İki bölümden oluşan bu devasa dram, sadece bir hikâye anlatmaz; insanlığın bilgi, inanç, arzu ve ahlak üzerine temel sorgulamalarını şiirsel bir dille sahneye taşır. Peki, nedir Faust'un konusu ve bu eser neden bu kadar önemlidir?
Faust, esas olarak, bilginin sınırlarını aşma tutkusuyla yanıp tutuşan, yaşlanmış bir bilgin olan Heinrich Faust'un hikâyesidir. Yıllarını kitaplar arasında geçirmiş, tüm bilimleri öğrenmiş ama hayatın anlamını bulamamıştır. Bu derin tatminsizlik ve "her şeyi bilme" arzusu onu, şeytanla (Mephistopheles) bir anlaşma yapmaya sürükler.
Anlaşmanın şartları şöyledir: Mephistopheles, Faust'a dünyevi zevkler, sınırsız bilgi ve gençliğin tüm nimetlerini sunacaktır. Karşılığında ise Faust, bir an olsun "Dur, geçme, çok güzelsin!" (Verweile doch, du bist so schön!) dediği anda ruhunu şeytana teslim edecektir. Bu, Faust'un hiçbir dünyevi hazza doyamayacağı ve asla tatmin olmayacağı düşüncesine dayanan bir kumardır.
Mephistopheles, Faust'u gençleştirir ve onu dünyevi zevklerle tanıştırır. Faust, saf ve dindar bir genç kız olan Gretchen (Margarete) ile tanışır ve ona aşık olur. Bu aşk ilişkisi, Gretchen'in annesinin ölümüne, kardeşinin öldürülmesine, çocuğunu doğurup kaybetmesine ve sonunda hapse düşüp idam edilmesine yol açar. Bu bölüm, bireysel tutkuların yıkıcı sonuçlarını ve insanın ahlaki çöküşünü dramatik bir şekilde resmeder.
Goethe'nin olgunluk döneminde yazdığı ikinci bölüm ise çok daha sembolik ve karmaşıktır. Faust, bu kez antik mitoloji dünyasına, imparatorluk saraylarına ve nihayetinde büyük toplumsal projeler (denizden toprak kazanma) peşinde koşar. Bu bölümde tema, bireysel deneyimden toplumsal ve evrensel sorumluluğa doğru genişler.
Faust, sadece bir şeytanla yapılan anlaşmanın hikâyesi değil; insan olmanın, bilmenin, arzulamanın, hata yapmanın ve nihai anlamı aramanın destansı bir şiiridir. Goethe, yaklaşık 60 yılda tamamladığı bu eserle, Batı kültürünün en kalıcı mitlerinden birini yaratmış, okuru "İnsan nedir?" sorusuyla baş başa bırakmıştır. Faust'un konusu, özünde, hepimizin içinde var olan o sınırsız merak ve mükemmellik arayışının ta kendisidir.