Eski Türk devlet geleneğini ve dünya görüşünü anlamak için üzerinde durulması gereken en önemli kavramlardan biri "Kut" anlayışıdır. Bu kavram, sadece siyasi bir meşruiyet aracı değil, aynı zamanda Türklerin evren, tanrı ve toplum ile olan ilişkisini şekillendiren derin bir inanç sisteminin parçasıydı.
Kut, eski Türk inancı olan Gök Tanrı inancına dayanan, kişiye veya hanedana Gök Tanrı (Kök Tengri) tarafından bahşedildiğine inanılan kutsal bir güç, bir devlet yönetme yetkisi ve şans/bereket kaynağıdır. Kut'lu olan kişi, Tanrı'nın seçilmiş kulu ve yeryüzündeki temsilcisi olarak görülürdü.
Kut anlayışı, Türk devletlerinin siyasi yapısını doğrudan şekillendirmiştir. Bu bağlamda:
Kut, sadece dünyevi bir güç değildi. Metinlerde ve yazıtlarda şu şekilde tasvir edilmiştir:
Kut kavramına dair en net bilgileri Orhun Yazıtları'nda ve Çin kaynaklarında görürüz. Özellikle Tonyukuk, Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarında "kut" kelimesi sıkça geçer ve devletin kuruluşu, yükselişi ve karşılaşılan zorluklar bu kavram üzerinden açıklanır.
Kut anlayışı, eski Türklerde din ile devlet işlerinin iç içe geçtiğinin en somut örneklerinden biridir. Siyasi iktidarın kutsal bir kaynaktan geldiği fikri, hükümdara büyük bir meşruiyet sağlarken, aynı zamanda onu Tanrı'ya ve halkına karşı ahlaki sorumluluklar yükleyen bir sistemi de beraberinde getirmiştir. Bu anlayış, Türk devlet geleneğinin şekillenmesinde yüzyıllar boyunca etkili olmuştur.