Kurtuluş Savaşı'nın en kritik ve zorlu dönemlerinden biri olan Kütahya-Eskişehir Muharebeleri, Türk ordusunun stratejik geri çekilişi ve ardından toparlanarak Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ne uzanan sürecin başlangıcıdır. Bu savaşlar, aynı zamanda Tekalif-i Milliye (Milli Yükümlülükler) Emirleri'nin yayınlanmasına vesile olmuş, tüm yurdu seferberliğe çağıran tarihi bir kararın alınmasını sağlamıştır.
1921 yılının Temmuz ayında, İnönü Muharebeleri'nde durdurulan Yunan ordusu, tüm gücüyle son bir taarruza hazırlanıyordu. Hedefleri, Türk ordusunun ana kuvvetlerini yok edip Ankara'yı ele geçirmekti. Türk ordusu ise henüz sayıca ve teçhizatça yetersizdi.
Ordunun ihtiyaçlarını karşılamak ve Sakarya'da savunmayı güçlendirmek için Mustafa Kemal Paşa, Başkomutan sıfatıyla olağanüstü yetkiler aldı. Bu yetkiyle, 10 maddelik Tekalif-i Milliye Emirleri'ni yayınladı. Emirler, tam bir topyekûn seferberlik ilanıydı.
Tekalif-i Milliye Emirleri, savaşın kaderini değiştiren bir adımdı. Kısa sürede toplanan malzemeler, Sakarya'da toparlanan orduyu güçlendirdi. Halkın her kesiminden büyük bir fedakarlıkla desteklenen bu seferberlik, 22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebesi'nin (23 Ağustos-13 Eylül 1921) kazanılmasında hayati rol oynadı. Bu zaferin ardından TBMM, Mustafa Kemal Paşa'ya "Gazi" unvanı ve "Mareşal" rütbesi verdi.
Sonuç olarak, Kütahya-Eskişehir Savaşları ve onun doğurduğu Tekalif-i Milliye Emirleri, Kurtuluş Savaşı'nın en zor anında, milletin kendi kaderine nasıl sahip çıktığının ve lideriyle nasıl kenetlendiğinin en çarpıcı örneklerindendir. Stratejik bir geri çekiliş, tüm ulusu harekete geçiren bir seferberliğe ve nihayetinde tarihi bir zafere dönüşmüştür.