Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecinde ve Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlangıç evresinde, Türk milletinin kaderini belirleyen en önemli belgelerden biri Misak-ı Milli'dir. "Milli Yemin" veya "Milli Ant" anlamına gelen bu belge, son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından 28 Ocak 1920'de kabul edilmiş ve Türk milletinin vazgeçilmez haklarını, sınırlarını ve bağımsızlık ilkelerini dünyaya ilan etmiştir.
Altı maddeden oluşan Misak-ı Milli, şu temel kararları içermektedir:
Misak-ı Milli, Türk Kurtuluş Savaşı'nın hem siyasi hem de askeri hedeflerini belirleyen bir yol haritası olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, bu belgeyi temel alarak mücadelelerini şekillendirmişlerdir.
Son Osmanlı Meclisi'nde kabul edilmesi, Türk milletinin haklarını meşru bir zeminde dünyaya duyurmasını sağlamıştır. İtilaf Devletleri'ne karşı "Türklerin barış şartları" olarak sunulmuştur.
Misak-ı Milli'nin kabulü, İtilaf Devletleri'ni rahatsız etmiş ve 16 Mart 1920'de İstanbul'un resmen işgal edilmesine neden olmuştur. Bu da Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılması sürecini hızlandırmıştır.
Lozan Antlaşması'nda Türkiye'nin elde ettiği sınırlar, büyük ölçüde Misak-ı Milli hedeflerine dayanmaktadır. Modern Türkiye Cumhuriyeti'nin coğrafi ve siyasi temellerini oluşturmuştur.
Belge, farklı etnik ve dini grupların bir arada yaşayabileceği, ancak Türk çoğunluğun hakim olduğu bir vatan fikrini ortaya koymuştur. "Milli irade" ve "ulusal egemenlik" kavramlarının somutlaşmış halidir.
Misak-ı Milli, sadece bir sınırlar belgesi değil, Türk milletinin varoluş mücadelesinin, bağımsızlık aşkının ve tam bağımsızlık kararlılığının yazılı ifadesidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinin temel taşlarından biri olarak, bugün hala Türk dış politikasının ve milli güvenlik anlayışının arka planında yer alan bir referans noktasıdır. Bir milletin, en zor koşullarda dahi, vatanından ve bağımsızlığından vazgeçmeyeceğini tüm dünyaya haykırmasıdır.