Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli dönüm noktalarından biri olan Mısır Seferi (1516-1517), Yavuz Sultan Selim’in liderliğinde gerçekleşti. Bu sefer, sadece toprak kazanımı değil, aynı zamanda siyasi, dini ve kültürel miras açısından tarihi bir dönüşüm yarattı. En çarpıcı sonucu ise “Halifelik” makamının Osmanlı Hanedanı’na geçişidir.
Yavuz Sultan Selim, Safevi tehdidini bertaraf ettikten sonra, Memlük Sultanlığı’nı hedef aldı. Memlükler, hem Osmanlı’nın güney yayılımını engelliyor hem de dini otoriteyi temsil ediyordu. Mercidabık (1516) ve Ridaniye (1517) Muharebeleri’nde kazanılan kesin zaferlerle Memlük Devleti tarihe karıştı.
Halifeliğin devri, sembolik açıdan çok büyük bir güçtü. Ancak tarihçiler arasında bu devrin resmi bir törenle mi yoksa zamanla üstlenilen bir rol mü olduğu tartışılır. Kesin olan şudur: 1517’den sonra Osmanlı padişahları, hem dünyevi hem de dini lider (Halife) sıfatını taşımaya başladı. Bu durum, özellikle 19. yüzyılda Pan-İslamizm politikasının temelini oluşturacaktı.
Mısır Seferi, Osmanlı’yı bir “cihan imparatorluğu” haline getiren adımlardan biriydi. Coğrafi genişlemenin ötesinde, İslam dünyasının liderliği resmen Osmanlı’ya geçti. Hem siyasi harita hem de dini-sembolik düzen değişti. Bu seferin sonuçları, sadece 16. yüzyılı değil, imparatorluğun sonuna kadarki tüm diplomatik ve ideolojik duruşunu şekillendirdi.