20. yüzyılın başları, Osmanlı Devleti için bir çöküş, dağılma ve yeniden yapılanma çabalarının iç içe geçtiği son derece hareketli ve kritik bir dönemdir. Bu dönem, "Hasta Adam" olarak nitelendirilen imparatorluğun son yüllarına denk gelir.
Döneme, II. Abdülhamid'in mutlakıyetçi (istibdat) yönetimi damgasını vurmuştu. 1878'de askıya alınan Meşrutiyet, 1908'de İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından gerçekleştirilen II. Meşrutiyet'in ilanı ile yeniden yürürlüğe girdi. 🎯 Bu, "Hürriyet" olarak adlandırılan ve büyük bir coşkuyla karşılanan bir süreçti.
Osmanlı Devleti, bu dönemde "varlığını koruma" mücadelesi veriyordu. Büyük güçlerin (İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya) emperyalist politikaları doğrultusunda toprakları hızla elden çıkıyordu.
Bu savaşlar, Osmanlı'nın Avrupa'daki varlığını neredeyse tamamen sonlandırdı ve büyük bir göç dalgasına neden oldu. 📌
Tüm bu siyasi ve askeri gelişmeler, Osmanlı Devleti'ni kaçınılmaz olarak I. Dünya Savaşı'na sürükledi. İttihat ve Terakki yönetimi, kaybedilen toprakları geri almak ve devleti bir çatışmanın galip tarafında yer alarak ayakta tutmak umuduyla 1914'te resmen Almanya'nın yanında savaşa girdi. Bu karar, imparatorluğun sonunu getirecek olan en büyük adımdı.
💡 Özetle: 20. yüzyılın başlarındaki Osmanlı siyasi durumu; içeride mutlakıyet-meşrutiyet çatışması, dışarıda ise toprak kayıpları ve emperyalist güçlerin baskısıyla şekillenmiştir. İttihat ve Terakki'nin otoriter yönetimi altında, Almanya ile ittifak kurularak girilen I. Dünya Savaşı, bu zorlu dönemin en trajik sonucu olmuştur.