İnsanlık tarihi boyunca, inanç sistemlerinin merkezinde yer alan "peygamber" kavramı, tanrısal irade ile insanlık arasında bir köprü vazifesi görür. Bu yazıda, peygamberlik kurumunun anlamını, işlevlerini ve farklı kültürlerdeki yansımalarını ele alacağız.
Peygamber, genel tanımıyla, Yüce Bir Kudret (Tanrı/Allah) tarafından seçilmiş, vahiy alarak insanlara ilahi mesajı iletmekle görevlendirilmiş kişidir. Farsça "haber taşıyan" anlamındaki "peygāmber" kelimesinden Türkçeye geçmiştir. Arapçadaki karşılığı "nebi" (haber getiren) ve "resul" (elçi) kavramlarıdır.
Peygamberler, yalnızca "gelecekten haber veren" kişiler değil, toplumsal ve manevi bir reform misyonu üstlenmiş önderlerdir. Başlıca görevleri şunlardır:
Peygamberlik olgusu, tek tanrılı dinlerde merkezi bir role sahip olsa da, farklı şekillerde diğer geleneklerde de karşımıza çıkar.
İslam inancına göre peygamberler, beşer olmaları yönüyle diğer insanlardan farksızdır; onlar mucizeleri ve sıfatlarıyla seçkin kılınmışlardır. Son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.)'dir ve onunla birlikte peygamberlik zinciri tamamlanmıştır. Kur'an-ı Kerim'de isimleri geçen 25 peygamberin yanında, sayılarını ancak Allah'ın bildiği daha birçok peygamber gönderildiğine inanılır.
Hristiyan geleneğinde, Eski Ahit'teki İbranî peygamberler büyük öneme sahiptir. Ancak, merkezde İsa Mesih'in figürü vardır. İsa, sadece bir peygamber değil, "Tanrı'nın Oğlu" ve kurtarıcı (mesih) olarak görülür. Peygamberlik, Kutsal Ruh'un bir armağanı olarak da yorumlanır.
Yahudi kutsal metinleri (Tanah), Musa (Moşe) başta olmak üzere güçlü peygamber figürleriyle doludur. Peygamberler, esas olarak İsrailoğulları'na gönderilmiş, onları Tanrı'nın yoluna döndürmeye çalışan ve geleceğe dair kehanetlerde bulunan kişilerdir.
Budizm'de Buda, Hinduizm'de Rişiler (bilgeler) veya Zerdüştlük'te Zerdüşt gibi figürler, ilham alan, hakikati keşfeden ve topluma öğreten kişiler olarak benzer bir işlevi yerine getirirler, ancak genellikle "vahiy alan elçi" tanımından farklıdırlar.
Peygamber kavramı, insanın anlam arayışında, ilahi olanla iletişim kurma ihtiyacının bir tezahürüdür. İster bir dini inancın merkezinde, ister tarihsel ve kültürel bir fenomen olarak ele alınsın, peygamberler; adalet, merhamet, birlik ve ahlak üzerine evrensel mesajlarıyla, insanlık mirasının vazgeçilmez bir parçasını oluştururlar. Onları anlamak, insanlığın inanç, düşünce ve toplumsal dönüşüm serüvenine ışık tutar.