Dünya mutfaklarının en ikonik lezzetlerinden biri olan sushi, kökeni binlerce yıl öncesine dayanan bir Japon yemeğidir. Görsel şöleni, zarif sunumu ve derin kültürel anlamıyla sushi, Japonya'nın mutfak mirasının en değerli hazinelerinden biridir.
Sushi'nin tarihi, Güneydoğu Asya'da başlamış olsa da, onu bugünkü sanatsal formuna kavuşturan ve dünyaya tanıtan kesinlikle Japonya olmuştur. İlk sushi formu, balığın pirinç içinde fermente edilerek saklandığı Narezushi idi. Japon şefler, zamanla bu tekniği geliştirerek, 19. yüzyılda Edo Dönemi'nde (günümüz Tokyo'su) hızlı bir atıştırmalık olarak Nigiri-zushi'yi yarattılar. Bu, sushi'nin modern halinin doğuşuydu.
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren sushi, önce ABD'ye, ardından tüm dünyaya yayıldı. Bu küresel yolculuk, Kaliforniya Roll gibi yerel malzemelerle uyarlanmış yeni tarzlerin doğmasına neden oldu. Ancak, sushi'nin kalbi ve ruhu her zaman Japonya'da atmaya devam etti.
Kısacası, sushi teknik kökeni ne olursa olsun, geliştirilip dünyaya armağan edildiği yer olan Japonya'nın milli yemeği olarak kabul edilir. Onu bir fast-food ürünü olmaktan çıkarıp bir sanat formuna dönüştüren, Japon kültürünün derinlikleri, disiplini ve zarafetidir. Bu nedenle, bir sushi tabağına baktığınızda, sadece bir yemek değil, bin yıllık bir Japon geleneğine bakıyorsunuz demektir.