İstanbul'un surlarının en görkemli parçalarından biri olan Yedikule Zindanları, sadece bir kale değil, aynı zamanda şehrin bin yıllık tarihine tanıklık etmiş, efsanelerle ve gerçek hikayelerle örülü bir açık hava müzesidir. Bu yazıda, bu gizemli yapının konumunu ve tarihsel önemini keşfedeceğiz.
Yedikule Hisarı ve Zindanları, İstanbul'un Fatih ilçesi sınırları içinde, eski şehrin güneybatı köşesinde yer alır. Marmara Denizi'ne bakan surların hemen yanında, Yedikule Mahallesi'nde bulunur. Land Walls (Theodosian Walls) olarak bilinen meşhur İstanbul surlarının en önemli kapılarından Altınkapı (Porta Aurea)'nın da bu kompleksin içinde yer alması, onun stratejik değerini gözler önüne serer. Ulaşım için en pratik yol, Marmaray veya trenle Kazlıçeşme istasyonu'na gelmek ve kısa bir yürüyüş yapmaktır.
Yedikule, adını oluşturan yedi kulesinden alır. Ancak onu özel kılan, bu kulelerin ve surların altında yatan çok katmanlı tarihidir.
İmparator I. Theodosius (MS 4. yüzyıl) tarafından inşa ettirilen Altınkapı, bir zindan değil, şehrin en görkemli zafer takıydı. İmparatorlar, fetihlerden veya zaferlerden döndüklerinde bu kapıdan geçer, halk tarafından coşkuyla karşılanırdı. Kapının üst katları devlet hazinesini saklamak için kullanılırdı.
İstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet, mevcut surlara üç yeni kule daha ekleterek kaleyi güçlendirdi. Yapı, artık bir savunma kalesi, devlet zindanı ve zaman zaman darphane olarak kullanılmaya başlandı.
Yedikule Zindanları, İstanbul'da sıradan bir turistik noktadan çok daha fazlasını sunar:
Sonuç olarak, Yedikule Zindanları, İstanbul'un kadim tarihini hissetmek isteyen herkes için, Ayasofya veya Topkapı kadar merkezi olmasa da, en az onlar kadar çarpıcı ve düşündürücü bir duraktır. Ziyaretinizde, sadece bir kaleyi değil, bir imparatorluğun gururunu ve bir diğerinin gücünü, aralarında sıkışıp kalmış sayısız insan hikayesiyle birlikte göreceksiniz.