Soru:
Bir öğrenci, kendisine zorbalık yapan bir arkadaşını bağışlamak istemektedir. Ancak, "Onu bağışlarsam, bu yaptıklarının yanına kâr kalacağını düşünüyor ve kendime haksızlık ediyormuşum gibi hissediyorum." diye bir ikilem yaşıyor. Bu öğrenciye, bağışlama ile adalet arayışının birbiriyle çelişmediğini nasıl açıklarsınız?
Çözüm:
💡 Bu durum, bağışlama konusundaki en yaygın yanılgılardan biridir. Öğrenciye şu şekilde bir açıklama yapılabilir:
- ➡️ 1. Adım - Bağışlama ve Cezalandırmanın Ayrımı: Bağışlama, kişisel bir içsel barış sürecidir. Adalet ise, yapılan hatanın sonuçlarını dengelemekle ilgilidir. İkisi farklı kavramlardır. Öğrenci arkadaşını içinden bağışlayabilir, ancak aynı zamanda okul yönetimine durumu bildirerek adli/hukuki bir süreç başlatabilir. Biri duygusal, diğeri ise davranışsal bir süreçtir.
- ➡️ 2. Adım - Bağışlamanın "Haklı Çıkmak" Olmadığını Anlama: Bağışlamak, "sen haklıydın" demek değildir. Tam tersine, "yaptığın şey çok yanlıştı, ancak ben bu yanlışın zehrini içimde taşımak istemiyorum" demektir. Bu, öğrencinin kendine yaptığı bir iyiliktir.
- ➡️ 3. Adım - Gücünüzü Geri Almak: Zorba, mağdurun üzerinde bir güç ve korku hissi yaratır. Bağışlama, bu gücü geri almanın ve "senin davranışların benim ruh halimi ve geleceğimi belirleyemez" demenin bir yoludur.
- ➡️ 4. Adım - Sınır Koyma: Bağışlamak, aynı davranışlara tekrar maruz kalmak anlamına gelmez. Öğrenci, arkadaşını bağışladıktan sonra onunla ilişkisine net sınırlar koyabilir veya ilişkiyi tamamen kesebilir. Bu, hem bağışlayıcı olmanın hem de kendini korumanın bir yoludur.
✅ Sonuç olarak, bağışlama adaletsizliği onaylamaz; kişinin adaletsizlik karşısında özgürlüğünü ve içsel gücünü ilan etme biçimidir.