1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi), Osmanlı İmparatorluğu için ağır bir yenilgiyle sonuçlanmıştı. Rus orduları Yeşilköy’e (o dönemki adıyla Ayastefanos) kadar gelmiş, Osmanlı devleti ateşkes istemek zorunda kalmıştı. 3 Mart 1878’de imzalanan Ayastefanos Antlaşması, Osmanlı’ya çok ağır şartlar dayatıyordu. Ancak bu antlaşma hiçbir zaman yürürlüğe girmedi. Peki neden?
Ayastefanos, Osmanlı’yı adeta bir Rus himayesi altına sokuyor ve Balkanlar’ın siyasi haritasını baştan aşağı değiştiriyordu:
Bu şartlar, Rusya’nın Balkanlar ve Doğu Akdeniz’deki nüfuzunu büyük ölçüde artırıyordu.
Antlaşmanın yürürlüğe girmemesinin asıl nedeni, diğer Büyük Güçlerin (özellikle İngiltere ve Avusturya-Macaristan) şiddetli itirazlarıydı.
İngiltere ve Avusturya’nın baskısıyla, antlaşmanın şartları uluslararası bir kongrede yeniden görüşülmek üzere askıya alındı. Berlin Kongresi toplandı ve Ayastefanos’un yerine Berlin Antlaşması imzalandı.
Ayastefanos Antlaşması’nın yürürlüğe girmemesi, 19. yüzyıl diplomasisinin klasik bir örneğidir. Tek bir gücün (Rusya) kendi başına dayattığı düzen, diğer büyük güçler tarafından “Avrupa Uyumu” ilkesine aykırı bulunmuş ve dengeler yeniden kurulmuştur. Osmanlı için bu durum, kayıpları hafifletse de, artık toprak bütünlüğünün tamamen Avrupa’nın insafına kaldığını göstermiştir. Berlin Antlaşması, Balkanlar’daki etnik gerilimi artırmış ve I. Dünya Savaşı’na giden yolda önemli bir kilometre taşı olmuştur.
Dolayısıyla, Ayastefanos Antlaşması’nın kaderi, sadece Osmanlı-Rus ilişkilerini değil, tüm bir uluslararası sistemin işleyişini anlamamızı sağlayan kritik bir tarihsel olgudur.