1735-1739 yılları arasında yaşanan Osmanlı-Avusturya-Rusya Savaşı, Osmanlı Devleti için kritik bir dönemi temsil eder. Bu savaş, özellikle Prut Antlaşması (1711) sonrasında kaybedilen toprakların geri alınması umuduyla başlamış, ancak başlangıçta Osmanlı ordusu için ağır yenilgilerle sonuçlanmıştı. 1737'de Avusturya'nın da savaşa dahil olmasıyla cephe genişlemiş, ancak sadrazam Yeğen Mehmed Paşa'nın beceriksiz yönetimi nedeniyle önemli kaleler kaybedilmişti.
Durumun kötüye gitmesi üzerine, Fransız elçisi Marki de Villeneuve arabuluculuk teklif etti. Fransa'nın bu girişimi tamamen kendi çıkarları doğrultusundaydı: Avusturya'yı zayıflatmak ve Osmanlı ile ticari ilişkilerini güçlendirmek. Bu sırada, tahta yeni çıkan I. Mahmud, tecrübeli devlet adamı Koca Ragıp Paşa'yı sadrazam yaparak durumu tersine çevirmeyi başardı.
Osmanlı, Pasarofça ile kaybettiği toprakların büyük kısmını geri aldı. Özellikle Belgrad'ın geri alınması, Tuna hattındaki savunmayı güçlendirdi.
"Gerileme Dönemi" olarak adlandırılan bir evrede, iki büyük Avrupa gücüne karşı diplomatik ve askeri bir başarı elde edilmesi, morali yükseltti ve devletin toparlanabileceği inancını güçlendirdi.
Rusya'nın Karadeniz'de donanma bulundurmasının yasaklanması, Osmanlı'nın bu iç denizdeki mutlak hakimiyetini 1768'e kadar korumasını sağladı. Bu, stratejik bir zaferdi.
Antlaşma, askeri başarının yanında diplomatik becerinin (Fransa'nın arabuluculuğu ve Koca Ragıp Paşa'nın diplomasisi) önemini gösterdi.
Belgrad Antlaşması, Osmanlı diplomasi tarihinde özel bir yere sahiptir. Kaybedilen toprakların büyük ölçüde geri alınması, düşmanın önemli kısıtlamalara tabi tutulması ve devletin itibarının korunması açısından, özellikle 18. yüzyıl şartlarında "en karlı" olarak nitelendirilmesini haklı çıkarır. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti'nin hala direnç gücü ve diplomatik manevra kabiliyeti olduğunu göstermiş, ancak ne yazık ki bu başarı, köklü bir modernleşme hamlesine dönüştürülememiştir. Tarihçiler için Belgrad Antlaşması, gerilemenin içinde parlayan bir diplomatik zafer, ancak aynı zamanda kaçırılmış bir fırsatın da hikayesidir.