John Steinbeck'in 1939 yılında yayımlanan ve 1940'ta Pulitzer Ödülü'nü kazanan romanı "Gazap Üzümleri" (The Grapes of Wrath), Amerikan edebiyatının en güçlü sosyal eleştirilerinden biri olarak kabul edilir. Eser, Büyük Buhran ve Toz Çanağı (Dust Bowl) felaketlerinin yarattığı yıkımı, Oklahoma'lı çiftçi ailesi Joad'ların gözünden anlatır. Roman, sadece bir göç hikayesi değil, aynı zamanda umudun, dayanışmanın ve insan ruhunun sınanmasının destansı bir tablosudur.
Roman, topraklarından edilen Joad ailesinin, "süt ve bal akan" topraklar vaadiyle Kaliforniya'ya yaptıkları zorlu göç yolculuğunu merkezine alır. Bankalar, traktörler ve kuraklık tarafından topraklarından koparılan binlerce aile gibi onlar da umuda giden bir yolculuğa çıkarlar. Ancak buldukları, vaat edilen refah değil, sömürü, yoksulluk ve önyargıdır.
Steinbeck, romanında birkaç katmanlı ve evrensel temayı işler:
İnsanın toprakla kurduğu bağın endüstriyel kapitalizm tarafından nasıl koparıldığını gösterir. Toprak, bir meta haline gelir.
"Okies" olarak aşağılanan göçmenler, gittikleri yerde düşmanlaştırılır. Bu, tüm dünyada göçmen sorununa ışık tutan bir bakıştır.
Roman, bireysel mücadelenin yetersiz kaldığı yerde, "insanın insan için" dayanışmasının tek çare olduğunu vurgular. Ma Joad'un "Biz insanız. Biz bir bütünüz" sözü bu felsefeyi özetler.
Zengin toprak sahipleri ile yoksul işçiler arasındaki uçurumu, sömürüyü ve nihayetinde oluşan öfkeyi ("gazabı") betimler.
Roman, John Ford yönetmenliğinde 1940'ta aynı adla sinemaya uyarlandı ve Henry Fonda'nın unutulmaz Tom Joad performansıyla klasikler arasına girdi. Film, kitabın ruhunu büyük ölçüde yansıtmasına rağmen, sonu gibi bazı keskin sosyal mesajları yumuşattığı için eleştirilere de maruz kaldı.
Gazap Üzümleri, sadece tarihsel bir dönemi anlatan bir roman değil; açgözlülüğe, adaletsizliğe ve insan onurunun hiçe sayılmasına karşı yazılmış zamanlı bir mektuptur. Ekonomik krizlerin, zorunlu göçlerin ve toplumsal eşitsizliklerin hâlâ gündemde olduğu günümüzde, Steinbeck'in bu destansı anlatısı, insanlık durumuna dair çok şey söylemeye devam ediyor. Okurken, Joad'ların yolculuğunun, aslında hepimizin insanlık arayışındaki yolculuğumuzun bir parçası olduğunu hissedersiniz.
Not: Roman, ilk yayımlandığında bazı çevrelerce çok sert bulunmuş ve hatta yasaklanmaya çalışılmıştır. Bugün ise Amerikan edebiyatının ve sosyal gerçekçiliğin mihenk taşı olarak kabul edilmektedir.