Osmanlı Devleti’nde, 18. yüzyılın başından itibaren (Karlofça Antlaşması, 1699) yaşanan toprak kayıpları ve askeri başarısızlıklar, devleti köklü bir “çöküş” sorunuyla yüz yüze getirdi. Bu dönemde yapılan düzenlemeler, “Gerileme Dönemi Islahatları” olarak adlandırılır. Bu ıslahatlar, önceki dönemlerden farklı olarak, sorunların temeline inemeyen, geçici ve yüzeysel çözümler olma eğilimindedir. Aşağıda, bu dönem ıslahatlarının genel karakterini ortaya koyan özellikler maddeler halinde incelenmiştir.
Islahatların temel motivasyonu, kaybedilen toprakları geri almak ve devletin dağılma sürecini durdurmaktı. Ancak bu amaç, genellikle “Kanuni Sultan Süleyman dönemindeki güce dönme” hayaliyle sınırlı kalmış, çağın değişen koşulları ve Avrupa’daki köklü dönüşümler (Rönesans, Reform, Aydınlanma, Sanayi Devrimi) yeterince anlaşılamamıştır.
Islahatların büyük çoğunluğu, doğrudan veya dolaylı olarak askeri alanda yapılmıştır. Çünkü çöküş, en belirgin şekilde savaş meydanlarında hissediliyordu.
İlk kez bu dönemde, sorunun çözümü için Batı’nın üstünlüğü kabul edilmiş ve örnek alınmaya başlanmıştır. Ancak bu öykünme, çoğunlukla teknik ve askeri alanla sınırlı kalmıştır.
Islahatlar, sorunların semptomlarını gidermeye yönelikti; kök nedenlerine (veraset sistemi, merkezi yönetim bozukluğu, tımar sisteminin çöküşü, eğitimsizlik, çağdışı hukuk anlayışı) pek dokunulmadı.
Islahatlar, hem içeriden hem de dışarıdan şiddetli bir muhalefetle karşılaştı.
Islahatları finanse etmek için hazine boştu. III. Selim’in İrad-ı Cedid hazinesini kurması gibi çabalar olsa da, sürekli savaşlar, isyanlar ve tımar sisteminin bozulması nedeniyle sağlam bir mali yapı oluşturulamadı. Bu da ıslahatların sürdürülebilirliğini engelledi.
Gerileme Dönemi ıslahatları, Osmanlı devlet adamlarının sorunların farkına vardığını gösteren önemli çabalardır. Ancak, bu çabalar;
nitelikteydi. Bu nedenle, devletin dağılma sürecini durduramadılar. Ancak, Lale Devri ile başlayan Batı’ya açılma ve III. Selim dönemi, daha sonraki Tanzimat dönemi köklü reformları için bir altyapı ve fikir hazırlığı oluşturmuştur. Bu ıslahatlar, “çöküşü geciktirme” ve “modernleşme fikrini topluma tanıtma” işlevi görmüştür.