Halit Ziya Uşaklıgil’in 1897 yılında yayımlanan Mai ve Siyah romanı, Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk modern romanlardan biri kabul edilir. Servet-i Fünun döneminin en önemli eserlerinden olan bu roman, hayal ile gerçeklik, umut ile hayal kırıklığı arasındaki çatışmayı derin bir psikolojik analizle ele alır.
Romanın ismi, başkahramanın iç dünyasındaki ikiliği simgeler:
Ahmet Cemil, genç bir şairdir. Babasının ölümü üzerine ailesinin geçim yükü omuzlarına biner. Hem annesini hem kız kardeşi İkbal’i hem de kendisini geçindirebilmek için gazetede çevirmenlik yapmaya başlar. Tüm zorluklara rağmen, edebiyatta büyük bir şöhret kazanacağı, sevdiği kız Lamia ile evleneceği ve ailesini refaha kavuşturacağı "mavi" hayaller kurar. Büyük bir edebi eser yazma hayali vardır.
Ancak hayat, Ahmet Cemil’in hayallerine izin vermez. Kız kardeşi İkbal, istemediği biriyle evlendirilir ve mutsuz olur. Rakipleri (özellikle Raci) onu meslekte geriletmeye çalışır. Lamia ile olan ilişkisi hayal ettiği gibi ilerlemez. Yazdığı büyük eser beğenilmez. En büyük hayal kırıklığı ise kız kardeşi İkbal’in ölümüdür. Bu kayıp, onun için sonun başlangıcı olur.
Ardı ardına gelen başarısızlıklar, kayıplar ve hayal kırıklıkları, Ahmet Cemil’in içindeki "mavi"yi yavaş yavaş siler. Tüm idealleri, umutları ve sanat aşkı yerini derin bir umutsuzluğa, karamsarlığa ve yılgınlığa bırakır. "Siyah", hayatının tamamını kaplar.
Ahmet Cemil, tüm hayalleri paramparça olduktan sonra, İstanbul’u ve geçmişini tamamen geride bırakır. Hayatını değiştirmek umuduyla uzak bir yere, Anadolu’ya gider. Roman, bu belirsiz yolculukla sona erer. Sonu açık uçludur; Ahmet Cemil’in yeni bir hayatta "mavi"yi bulup bulamayacağı bilinmez.
Romanın temel mesajı, hayal ile gerçek arasındaki uçurum ve idealist bireyin toplumun katı kuralları karşısında düşüşüdür. Servet-i Fünun kuşağının toplumdan kaçış, bireyin iç dünyasına yönelme ve karamsarlık gibi temalarını başarıyla yansıtır.
Mai ve Siyah, sadece bir hayal kırıklığı hikayesi değil, aynı zamanda bir dönemin (19. yüzyıl sonu Osmanlı aydını) ruh halini, çaresizliğini ve toplumla olan uyumsuzluğunu anlatan edebi bir şaheserdir. Halit Ziya Uşaklıgil, bu eseriyle Türk romanını teknik ve içerik olarak bir üst seviyeye taşımıştır.