Meclise karşı ayaklanmalar, tarihin her döneminde görülebilen, siyasi ve sosyal huzursuzluğun en somut ifadelerinden biridir. Bu tür ayaklanmalar, genellikle mevcut siyasi otoriteye, alınan kararlara veya uygulanan politikalara duyulan derin hoşnutsuzluğun bir sonucu olarak ortaya çıkar. Aşağıda, tarihte önemli izler bırakmış bazı meclise karşı ayaklanma örneklerini inceleyeceğiz.
Antik Roma'da, plebler olarak bilinen halk sınıfı, patrici adı verilen aristokrat sınıfın siyasi ve ekonomik ayrıcalıklarına karşı defalarca ayaklanmıştır. Bu ayaklanmalar, Roma Cumhuriyeti'nin tarihinde önemli bir rol oynamıştır.
Fransız Devrimi'nin en ikonik olaylarından biri olan Bastille Baskını, halkın meclise ve kraliyet otoritesine karşı duyduğu öfkenin bir ifadesiydi.
I. Dünya Savaşı'nın Rusya üzerindeki yıkıcı etkileri ve Çarlık rejiminin beceriksizliği, Şubat Devrimi'ne yol açmıştır. Bu devrim, meclis (Duma) ve halkın ortak hareket etmesiyle Çarlık rejimini devirmiştir.
Mahatma Gandhi liderliğindeki Tuz Yürüyüşü, İngiliz sömürge yönetimine karşı yapılan sivil itaatsizlik eylemlerinin en önemlilerinden biriydi. Bu eylem, İngiliz meclisinin Hindistan üzerindeki kontrolüne karşı doğrudan bir meydan okumaydı.
2016 yılında Türkiye'de yaşanan darbe girişimi, seçilmiş meclise ve hükümete karşı yapılan bir ayaklanma olarak değerlendirilebilir. Bu girişim, meclisin bombalanması ve demokratik kurumların hedef alınmasıyla sonuçlanmıştır.
Bu örnekler, meclise karşı ayaklanmaların farklı nedenlerle ortaya çıkabileceğini ve farklı sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir. Ancak ortak nokta, bu tür ayaklanmaların her zaman siyasi ve sosyal değişimlerin bir göstergesi olmasıdır.