Öz yeterlilik, psikolog Albert Bandura'nın Sosyal Bilişsel Kuramı'nın temel taşlarından biridir. Bir bireyin, belirli bir görevi yerine getirmek veya belirli bir hedefe ulaşmak için gerekli olan eylemleri organize edip başarıyla yapabilme kapasitesine olan inandırıcılığı ve inancı olarak tanımlanır. Basitçe söylemek gerekirse: "Ben bunu yapabilirim!" inancıdır.
Bandura'ya göre, öz yeterlilik inancı, insan davranışını motive etmede ve yönlendirmede hedeflerden ve yeteneklerden bile daha güçlü bir rol oynar. Yüksek öz yeterlilik, kişiyi zorluklar karşısında dirençli, inisiyatif almaya istekli ve azimli kılar. Düşük öz yeterlilik ise kaçınma, kolay pes etme ve başarısızlık korkusuyla ilişkilidir.
Bandura, bu güçlü inancın dört ana kaynaktan beslendiğini belirtmiştir:
En etkili kaynaktır. Kişinin geçmişte benzer görevlerde elde ettiği başarılar, öz yeterlilik inancını güçlendirir. "Daha önce yaptım, yine yapabilirim" düşüncesini besler.
Kendimize benzeyen birinin bir işi başardığını görmek, "O yapabiliyorsa, ben de yapabilirim" inancını doğurur. Bu, öğrenme süreçlerinde ve yeni beceriler edinmede kritiktir.
Güvenilir bir kaynaktan (öğretmen, mentor, aile) gelen "Sen bunu başarabilirsin" mesajı, kişinin kendi kapasitesine olan inancını artırabilir. Ancak gerçekçi olmayan övgüler kalıcı bir etki yaratmaz.
Kişi, stres, kaygı, yorgunluk veya heyecan gibi durumları, yetersizliğinin bir işareti olarak yorumlayabilir. Örneğin, sınav öncesi kalp çarpıntısını "Başaramayacağım" şeklinde algılamak öz yeterliliği düşürür. Bu durumları kontrol etmeyi öğrenmek ise inancı güçlendirir.
Albert Bandura'nın öz yeterlilik kavramı, başarının sadece yetenek veya bilgiden değil, aynı zamanda güçlü bir "yapabilirim" inancından geçtiğini gösterir. Bu inanç, statik değil; deneyimler, model almalar, doğru teşvikler ve duygusal yönetimle geliştirilebilir ve güçlendirilebilir. Kendinizin en büyük destekçiniz olmanın psikolojik temelini anlamak, kişisel gelişim yolculuğunda çok değerli bir araçtır.