Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti, müttefiklerine destek amacıyla kendi ana cephelerinin dışında, farklı coğrafyalarda asker gönderdiği "yardım cepheleri" açmıştır. Bu cepheler, savaşın küresel bir ittifaklar çatışması olduğunu ve Osmanlı'nın bu ittifak sistemine bağlılığını gösteren ilginç askeri harekâtlardır. Galiçya, Romanya ve Makedonya cepheleri, Osmanlı askerinin vatan toprakları dışındaki mücadelesinin az bilinen örnekleridir.
Bu cephelerin açılmasının temel nedeni, Osmanlı'nın bağlı olduğu İttifak Devletleri (Almanya ve Avusturya-Macaristan) blokuna askeri destek sağlamaktı. Osmanlı birlikleri, müttefiklerinin zor durumda olduğu bölgelere gönderilerek hem ittifak dayanışması gösterilmiş hem de savaşın genel seyrine dolaylı katkı yapılmak istenmiştir. Ancak, bu cephelerdeki asker sayısı sınırlıydı ve ana cephelerdeki (Çanakkale, Kafkasya, Sina-Filistin) kadar belirleyici bir rol oynamamışlardır.
Galiçya, günümüzde Polonya ve Ukrayna sınırları içinde kalan bir bölgedir. Osmanlı Devleti, bu cepheye 15. Kolordu'ya bağlı yaklaşık 15.000 asker göndermiştir.
Romanya, savaşın başında tarafsızken 1916'da İtilaf Devletleri yanında savaşa girince, İttifak Devletleri bu ülkeye saldırdı. Osmanlı, bu harekâta katılmak için birlik gönderdi.
Bu cephe, İtilaf Devletleri'nin Yunanistan'ın Selanik şehrinde kurduğu bir cepheydi. Osmanlı, buraya doğrudan birlik göndermemiş, ancak müttefiki Bulgaristan'ın bu cephedeki kuvvetlerine destek sağlamıştır.
Yardım cepheleri, Osmanlı Devleti'nin savaşı tam bir "ittifak savaşı" olarak gördüğünün kanıtıdır. Ancak, bu cephelere gönderilen değerli asker ve kaynaklar, zaten çok geniş ve yıpratıcı ana cephelerde savaşan Osmanlı ordusunu daha da zayıflatmıştır. Askerler, iklim, dil ve coğrafya gibi zorluklarla mücadele etmek zorunda kalmış, vatan toprağı dışında büyük fedakarlıklar göstermişlerdir. Bu cepheler, Birinci Dünya Savaşı'nın Osmanlı için ne kadar yaygın ve çok cepheli bir mücadele olduğunu anlamamız açısından önemlidir.
Sonuç olarak, Galiçya, Romanya ve Makedonya, Osmanlı askeri tarihinin uzak diyarlardaki sessiz tanıkları olarak hafızalardaki yerini korumaktadır.