Soru:
Mustafa Kemal, "Biz daima hakiki ilimlerin ışığı altında yürüyen münevver bir kitle olacağız." sözünü söylemiştir. J.J. Rousseau'nun "Emile" adlı eserinde vurguladığı, geleneksel dogmalardan uzak, "doğaya dönüş" ve akılcı eğitim anlayışının, Mustafa Kemal'in bu sözünde ve eğitim alanındaki inkılaplarında nasıl bir izi olduğunu düşünüyorsunuz?
Çözüm:
💡 Bu soru, Rousseau'nun eğitim felsefesi ile Atatürk'ün eğitim anlayışı arasındaki bağı sorguluyor.
- ➡️ İlk Adım: Rousseau, "Emile"de çocuğun doğal gelişimine, deneyime ve aklını kullanmasına dayalı, dogmatik dini öğretilerden arındırılmış bir eğitim modeli önermiştir. Ona göre eğitim, bireyi özgürleştirmelidir.
- ➡️ İkinci Adım: Mustafa Kemal de "hakiki ilimler" derken, deney ve gözleme dayanan, akılcı ve pozitif bilimleri kastetmiştir. Bu, dogmalara dayalı eğitim anlayışından bir kopuştur.
- ➡️ Üçüncü Adım: Bu etki, Tevhid-i Tedrisat Kanunu (1924) ile tüm eğitim kurumlarının laik ve bilimsel bir çatı altında birleştirilmesinde, medreselerin kapatılmasında ve eğitim programlarının çağdaş bilimlerle donatılmasında somutlaşmıştır. Amaç, Rousseau'nun da işaret ettiği gibi, aklını kullanan, özgür düşünen bireyler yetiştirmektir.
✅ Sonuç olarak, Rousseau'nun akılcı ve özgürleştirici eğitim modeli, Mustafa Kemal'in laik, bilimsel ve milli eğitim politikasını şekillendiren önemli düşünsel kaynaklardan biri olmuştur.
