Soru:
Montesquieu, bir devletin yönetim biçimini (cumhuriyet, monarşi, despotluk) belirleyen en önemli unsurun "kanunlar" değil, o toplumun coğrafyası, iklimi, dini, gelenekleri ve ticareti gibi faktörler olduğunu savunur. Mustafa Kemal Atatürk'ün "En hakiki mürşit ilimdir." sözü ve yaptığı inkılaplar, bu Montesquieu'cü düşünceye nasıl bir eleştiri veya farklı bir yaklaşım getirmiştir? Açıklayınız.
Çözüm:
💡 Bu soru, iki düşünürün "değişim" konusundaki yaklaşımlarındaki farkı anlamamızı gerektiriyor.
- ➡️ İlk Adım: Montesquieu, toplumların yapısının büyük ölçüde belirleyici ve değişmez faktörlere (coğrafya, iklim vb.) bağlı olduğunu düşünür. Bu, daha determinist (belirleyicici) bir bakış açısıdır.
- ➡️ İkinci Adım: Mustafa Kemal ise, toplumların akıl ve bilim rehberliğinde köklü değişimler geçirebileceğine inanmıştır. "En hakiki mürşit ilimdir" sözü, geleneksel yapıların ve koşulların değiştirilebileceğine dair iradici bir inancı yansıtır.
- ➡️ Üçüncü Adım: Bu fark, Atatürk'ün inkılaplarında açıkça görülür. Örneğin, Montesquieu'nün teorisine göre Osmanlı toplumunun yapısı monarşiye daha uygun görülebilirdi. Ancak Mustafa Kemal, akıl ve bilimi rehber alarak, saltanatı kaldırıp cumhuriyeti ilan etmiş, hilafeti lağvetmiş, harf ve kıyafet inkılapları gibi köklü toplumsal değişiklikleri gerçekleştirmiştir.
✅ Sonuç olarak, Mustafa Kemal, Montesquieu'den etkilenmekle birlikte, onun determinist yaklaşımına karşı, akıl, bilim ve irade gücüyle toplumun yapısının ve kaderinin değiştirilebileceğine inanan daha idealist ve iradici bir yaklaşım getirmiştir.