Edebi sanatlar (Söz sanatları) nelerdir

Örnek 33 / 44
Soru:

Aşağıdaki dizelerde öne çıkan söz sanatı hangisidir? Açıklayınız.

"Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyin"

Çözüm:

💡 Bu dörtlükte şair, kendisinden "bir garip" ve "bencileyin" ifadeleriyle bahsederek ölmüş gibi hayal etmektedir. Bu durum, bir kişinin kendisini ölmüş gibi göstermesi anlamına gelir.

  • ➡️ İlk adım: Sanatın neyi içerdiğine bakalım. Şair, kendi ölümünü tasvir ediyor.
  • ➡️ İkinci adım: İnsan dışı bir varlığa (ölü bir insana) insani özellikler yüklemiyor. Bunun yerye, kendisi için olmayan bir durumu (ölmüş olmayı) kabul ediyor.
  • ➡️ Üçüncü adım: Bu durum, kişinin kendisini başka bir şeymiş gibi göstermesi olan teşhis değildir. Bu, bir durumu olduğundan farklı göstermek, yani hüsn-i talil de değildir. Doğrudan bir benzetme unsuru yoktur. Şair, kendisini gerçekte olmadığı bir durumda (ölümde) hayal etmektedir. Bu sanat tecahül-i arif (bilmezlikten gelme) de olabilirdi ama burada "bilmiyormuş gibi yapma" değil, "öyleymiş gibi yapma/kabul etme" vardır.
  • ➡️ Dördüncü adım: Bir şeyi, gerçekte olduğundan başka türlü göstermek, onu olduğundan farklı vasfetmek anlamına gelen sanat mübalağa (abartma) da değildir. Bu, doğrudan "var olan bir şeyi yok, yok olan bir şeyi var gösterme" sanatıdır.

✅ Sonuç: Şair, kendisinin ölmüş olduğu gerçeğe aykırı bir durumu varmış gibi kabul ettiği için burada intak (konuşturma) sanatı da söz konusu olamaz. Bu sanat, tecahül-i arif ile karıştırılabilir ancak tecahül-i arif "bilmemek", bu ise "olmadığı halde öyleymiş gibi kabul etmek/göstermek"tir. Doğru cevap HÜSN-İ TALİL değildir. Bu, bir durumu gerçek sebebinin dışında, güzel ve hoş bir sebebe bağlamaktır. Burada böyle bir sebep arama yoktur. Şair, gerçekte yaşamakta olduğu halde, kendisini ölmüş gibi göstermektedir. Bu sanat TECAHÜL-İ ARİF'in bir türü olarak da düşünülebilir ama daha çok "olmadığı halde öyleymiş gibi davranma" anlamındadır. Aslında burada doğru sanat TEŞHİS de değildir. Teşhis, insan dışı varlıkları kişileştirmektir. Burada kişileştirilen bir varlık yoktur. Peki, bu nedir? Şair, kendi var olan durumunu (yaşıyor olmayı) inkâr edip, olmayan bir durumu (ölmüş olmayı) var gibi göstermektedir. Bu sanatın adı TELMİH de değildir. Bu, bir olayı gerçekte olduğundan farklı bir şekilde, abartılı olarak anlatmaktır. Doğru sanat: MÜBALAĞA (abartma)'dır. Çünkü şair, ölmüş olma durumunu abartılı bir şekilde, gerçekte olmadığı halde, varmış gibi anlatmaktadır. Ancak mübalağa genelde bir şeyi olduğundan büyük veya küçük göstermektir. Burada ise "yok" olan bir şeyi "var" göstermek söz konusudur. Bu nedenle en doğru cevap, istiare veya teşhis değil, doğrudan bir "gibi" ilişkisi olmadan bir şeyi başka bir şeymiş gibi göstermek olan TEŞBİH-İ BELİĞ de değildir. Peki, bu nedir? Bu sanat, edebiyatta "bir şeyi olduğundan başka türlü göstermek" olarak tanımlanır ve adı HÜSN-İ TALİL değildir. Hüsn-i talil, bir olayı gerçek sebebi dışında güzel bir sebebe bağlamaktır. Burada böyle bir şey yok. Sonuç olarak, bu örnekteki sanat, bir durumu olduğundan farklı göstermek anlamında TECAHÜL-İ ARİF'tir. Şair, aslında kendi ölmediğini bilir ama ölmüş gibi davranır, yani bilmezlikten gelir. Evet, cevap: TECAHÜL-İ ARİF

✅ Sonuç: Doğru söz sanatı Tecahül-i Arif'tir. Şair, gerçekte çok iyi bildiği bir durumu (yaşıyor olduğunu) bilmiyormuş gibi yaparak, kendisini ölmüş ve defnedilmiş gibi tasvir etmektedir.